Failatün fâilâtün fâilün hangi dönem ?

Baris

Yeni Üye
Failatün Fâilâtün Fâilün: Gelenekten Geleceğe Bir Adım Mı, Yoksa Tıkalı Bir Yolda Mı?

Merhaba forumdaşlar,

Bugün, üzerinde uzun zamandır düşünmekte olduğum bir konuya değinmek istiyorum: Failatün fâilâtün fâilün dizisi ve bu dizinin hangi döneme ait olduğu meselesi. Bu konuda çokça tartışma yürütülüyor ama bence biz, daha çok, bunun ötesinde bir soru sormalıyız: Bu dizeler, sadece edebi bir gelenek mi, yoksa çağımıza uygun bir yapıda mı? Geçmişin izlerini modern zamana nasıl taşıyoruz ve bu taşıma sürecinde hangi değerler kayboluyor?

Failatün fâilâtün fâilün dizisi, klasik Türk şiirinin vezinlerinden biri olan aruz ölçüsüne ait bir örnektir. Aruz, Osmanlı döneminde geniş bir kullanıma sahip olmuş, ancak Cumhuriyet ile birlikte giderek daha az tercih edilen bir ölçü halini almıştır. Bu yüzden bu ölçünün kullanımı, sadece edebi bir eğilim değil, aynı zamanda bir zamanın ruhunun yansımasıdır. Ama, günümüzde hala bu ölçüyü kullanmak ne kadar anlamlı? Geçmişin izlerinden sıyrılıp, çağın yeniliklerine nasıl ayak uydurabiliriz?

Hadi, gelin bu meseleye biraz daha cesurca yaklaşalım ve forumda derinlemesine tartışalım. İster gelenekselci bir bakış açısıyla, ister modernist bir duruşla, hepinizin fikirlerini duymak istiyorum. Çünkü bu soru, yalnızca aruz ölçüsüyle sınırlı kalmayacak; Türk şiirinin geleceği üzerine de önemli sorular doğuracak.

Failatün Fâilâtün Fâilün: Aruz Ölçüsünün Temelleri ve Geçmişi

Öncelikle, failatün fâilâtün fâilün dizisinin ne olduğunu ve bu ölçünün tarihsel olarak ne anlama geldiğini anlayalım. Bu ölçü, Türk şiirinin en geleneksel biçimlerinden biridir. Aruz ölçüsü, her bir dizede belirli hece uzunluklarına ve kalıplarına sahip bir yapıyı ifade eder. Failatün fâilâtün fâilün, bu kalıpların belirli bir düzenle sıralandığı bir örnektir. Aruz, aslında bir biçem değil, bir sistemdir. Bu sistemin temeli, her hecenin uzun ya da kısa olmasına göre bir düzen oluşturmak ve bu düzeni şiirin tamamına yaymaktır.

Aruz ölçüsü, özellikle Osmanlı döneminde büyük bir popülarite kazanmıştı. Divan şairlerinin büyük çoğunluğu, bu ölçüyü kullanarak şiirlerini yazmış ve Türk edebiyatına ciddi katkılarda bulunmuşlardır. Bu dönemin şiirlerinde, özellikle aşk, doğa ve tasavvuf temaları işlenmiş ve aruz ölçüsü, bu temaların derinliğini ve anlamını vermek için etkili bir araç olmuştur.

Fakat, Cumhuriyet dönemiyle birlikte, özellikle halk şiiri ve serbest ölçünün ön plana çıkmasıyla aruz ölçüsüne olan ilgi azalmıştır. Aruz ölçüsü, bazı kesimler tarafından klasik ve gerici bir yapım olarak algılanmış, modernleşme süreciyle birlikte daha az tercih edilmiştir. Bu noktada, aruz ölçüsünü kullanmaya devam etmek, zaman zaman "geçmişin yükünü taşımak" gibi bir eleştiriye tabi tutulmuş olabilir.

Erkeklerin Bakış Açısı: Stratejik ve Çözüm Odaklı Yaklaşım

Erkeklerin bu konudaki bakış açısını ele alacak olursak, genellikle stratejik ve çözüm odaklı bir yaklaşım görmekteyiz. Birçok erkek için, failatün fâilâtün fâilün gibi geleneksel ölçüler, şiirin derinliğiyle ilgili bir meydan okuma gibi algılanabilir. "Neden hala aruz ölçüsüne bağlı kalıyoruz?" gibi bir soru soran bir erkek, genellikle bu ölçünün artık çağın gereklerine uymadığını ve şiirle olan ilişkimizin de evrilmesi gerektiğini savunabilir.

Aruz ölçüsü, biçimsel bir zorluk içerir ve bu zorluk, bir bakıma şiirin kalitesini artırma hedefi güder. Ancak günümüzde bu ölçünün kullanımının azalmasının arkasında, bu ölçünün eskiye dayanan biçimsel sınırlarının aşılmaya çalışılması yatmaktadır. Erkekler, daha çok çözüm ve pratiklik odaklı olarak, şiir yazma sürecinin daha özgür, esnek ve serbest bir hale getirilmesini savunabilirler.

Erkeklerin bu bakış açısında, gelenekselin yerine modern bir anlayış koyma isteği bulunur. Çünkü aruz ölçüsünün hâlâ kullanılmasının, şiirsel anlamda sınırlayıcı olduğu düşünülebilir. İlerleme ve yenilik, sadece geçmişi tekrarlamak değil, aynı zamanda toplumsal yapıyı ve düşünceyi de dönüştürmektir. Erkekler için şiir, sadece bir biçim değil, aynı zamanda bir dil, bir anlatım biçimi olmalıdır. Bu nedenle, klasik ölçüler yerine özgür bir yapıyı tercih edebilirler.

Kadınların Bakış Açısı: Empatik ve İlişkisel Yaklaşım

Kadınlar, genellikle daha empatik ve ilişkisel bir yaklaşım sergilerken, aruz ölçüsüne dair farklı bir bakış açısı sunabilirler. Kadınlar için failatün fâilâtün fâilün gibi geleneksel ölçüler, geçmişin bir anlam taşıyan mirasıdır. Bu ölçü, sadece edebi bir araç değil, aynı zamanda bir kültürdür, bir toplumsal kimliktir. Kadınlar, şiirle olan bağlarını geçmişin birikimiyle kurar ve geçmişten gelen bu değerleri genellikle korumaya çalışırlar.

Aruz ölçüsünün kullanımı, bir anlamda kadınların da toplumsal rollerini ve kimliklerini yansıttığı bir alan olabilir. Kadınlar için, bu ölçüdeki derinlik ve katmanlar, sadece dışa vurulan bir biçimsel yapı değil, aynı zamanda bir duygu dünyasının içsel ifadesidir. Failatün fâilâtün fâilün, bir kadının şiirle olan ilişkisinde, ona ait bir dil yaratmasına, duygularını özgürce ifade etmesine olanak verir.

Kadınlar için geçmişin taşıdığı anlamlar ve değerler, sadece özgürlük değil, aynı zamanda toplumsal bağların güçlenmesi adına önemli bir fırsattır. Bu bağlamda, aruz ölçüsünün korunması, geleneksel bir mirası yaşatma amacına da hizmet eder. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, bu geleneklerin modern dünyadaki değişimlere nasıl entegre edilebileceğidir. Kadınlar, geleneksel ile modern arasında bir denge kurarak, hem geçmişin izlerini yaşatmayı hem de yeni yolları keşfetmeyi arzu edebilirler.

Sonuç: Gelenek mi, Modernizm mi?

Sonuçta, failatün fâilâtün fâilün gibi geleneksel bir ölçünün geleceği, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde büyük bir tartışma konusu. Erkekler için, özgürleşme ve yenilik arayışı daha ön planda, kadınlar için ise geçmişle bağ kurarak bir anlam yaratma süreci daha önemli olabilir. Bu iki bakış açısı, şiirin ve genel olarak edebiyatın evrimiyle ilgili derinlemesine bir soruya işaret eder.

Hepinize şunu sormak istiyorum:

Geleneksel ölçüleri kullanmak, bir tür edebi değer taşıyor mu, yoksa bu ölçüler geçmişin gölgesinde mi kalmalı?

Aruz ölçüsünü modern dünyaya nasıl adapte edebiliriz?

Sizin görüşlerinizi merak ediyorum, tartışmaya davet ediyorum!