Rabbimiz bizi neden imtihan ediyor ?

Bengu

Yeni Üye
Kişisel Bir Başlangıç: Hayatın Zorlukları ve Anlam Arayışı

Zaman zaman insanın içine çöken bir sessizlik olur; ne yaptığını, neden yaşadığını, başına gelenlerin adaletini sorgularsın. Ben de bu sorgulamayı çok kez yaptım. Bir dostun ani kaybı, hayal kırıklığı ya da haksızlık karşısında içimden “Neden ben?” sorusu yükseldi. Dini çevrelerde bunun cevabı genellikle “imtihan” kelimesiyle açıklanır. Fakat bu kavram, sadece kaderci bir kabulleniş midir yoksa insanın anlam arayışında bir yön mü gösterir?

İmtihan Kavramının Kökeni: Kur’an ve Felsefi Yaklaşımlar

Kur’an’da “imtihan” kavramı, insanın iradesi ve sabrı üzerinden şekillenir: “Andolsun ki sizi biraz korku, açlık, mal, can ve ürün eksikliği ile deneriz.” (Bakara 2/155). Bu ayet, insanın yaşadığı sıkıntıların Tanrı’nın adaletinden ziyade bir sınama işlevi taşıdığını ima eder. Ancak burada kritik soru şudur: Her acı gerçekten bir sınav mıdır?

Filozoflar bu konuda farklı düşünür. İslam düşünürü Gazâlî, imtihanı ruhsal olgunluğun yolu olarak görürken, Batı felsefesinde Jean-Paul Sartre gibi varoluşçular, acının bir sınav değil, insanın anlam üretme zorunluluğunun bir sonucu olduğunu savunur. Dolayısıyla “imtihan” kavramı, inanç düzeyinde açıklayıcı olsa da, felsefi düzlemde insanın özgür iradesiyle anlam bulma çabasıyla çatışır.

Bilimsel ve Psikolojik Perspektif: Zorlukların İşlevi

Psikolojiye göre zorluklar, insan beyninde adaptasyon ve dayanıklılık (resilience) mekanizmalarını güçlendirir. Pozitif psikolojinin öncülerinden Martin Seligman, travmaların ardından bireylerin “post-travmatik büyüme” yaşayabileceğini gösterir. Yani Tanrı’dan bağımsız olarak bile, yaşamın zorlukları kişiyi dönüştürür ve daha derin bir bilinç oluşturabilir.

Bu noktada şu soru önem kazanır: Eğer imtihan bizi olgunlaştırıyorsa, bu sürecin arkasında ilahi bir plan mı vardır, yoksa evrimsel bir gereklilik midir? Her iki bakış da insanın gelişimini açıklasa da, biri aşkın bir güce dayanır, diğeri doğanın içkin yasalarına.

Toplumsal Cinsiyetin Rolü: Farklı Yaklaşımlar, Ortak Sorgular

Toplumda erkekler genellikle stratejik ve çözüm odaklı düşünmeye teşvik edilirken, kadınlar daha empatik ve ilişkisel tepkiler geliştirir. Bu fark, imtihan kavramına bakışı da etkiler. Erkekler çoğunlukla “bu sınavı nasıl aşarım” sorusunu sorarken, kadınlar “bu süreçte kimlerle dayanışabilirim” diye düşünür.

Ancak bu fark, bir üstünlük göstergesi değildir; aksine insanlığın çeşitliliğinin yansımasıdır. Nitekim psikolog Carol Gilligan’ın çalışmalarında da görüldüğü üzere, erkeklerin adalet merkezli, kadınların ise bakım merkezli etik yaklaşımları birbirini tamamlar. Dolayısıyla Tanrı’nın bizi imtihan etme biçimleri de bireysel ve toplumsal çeşitliliği dikkate alıyor olabilir.

Teolojik Eleştiri: Adalet, Tesadüf ve İrade

Eleştirel bir bakışla, “Tanrı neden bazılarını daha ağır sınar?” sorusu kaçınılmazdır. Eğer Tanrı mutlak adilse, neden bir çocuk savaşta ölürken bir diğeri refah içinde yaşar? Bu soruya teologlar genellikle “herkes kendi kapasitesine göre sınanır” cevabını verir. Ancak bu açıklama, ampirik olarak doğrulanabilir değildir; dolayısıyla imtihanın nesnel bir ölçütü yoktur.

Bu noktada eleştirmen Richard Dawkins gibi ateist düşünürler, acıyı Tanrı’nın değil, doğanın tarafsız işleyişinin sonucu olarak yorumlar. Buna karşın, İslam düşüncesinde kader ve imtihan birlikte düşünülür: İnsan özgürdür ama her şey Allah’ın bilgisi dahilindedir. Bu paradoks, “özgür irade ile ilahi takdir” arasında çözülemeyen bir gerilim yaratır.

İmtihanın Anlamı: Denenmek mi, Öğrenmek mi?

Belki de mesele, “neden imtihan ediliyoruz” değil, “imtihanla ne öğreniyoruz” olmalıdır. Çünkü yaşamın anlamı çoğu zaman sonuçta değil, süreçte gizlidir. Bazen bir kayıp, kişiyi yeniden tanımlar; bir hastalık, önceliklerini değiştirir. Bu bağlamda imtihan, cezalandırma değil, farkındalık kazandırma sürecidir.

Bunu destekleyen araştırmalar, manevi inancın kriz dönemlerinde psikolojik dayanıklılığı artırdığını gösteriyor (Koenig, 2012). Dolayısıyla iman, yalnızca teslimiyet değil, aynı zamanda anlam üretme aracıdır. Ancak bu anlam üretimi, körü körüne kabullenme değil, bilinçli bir sorgulamayla birleştiğinde değerlidir.

Tartışmanın Güçlü ve Zayıf Yönleri

Güçlü yön: İmtihan kavramı, insanın yaşadığı acılara bir anlam kazandırır; boşluğa düşmek yerine sabır ve umut üretir. Bu, ruhsal dayanıklılığın temelini oluşturur.

Zayıf yön: Aynı kavram, bazen haksızlıkları normalleştirme riskini taşır. “Allah böyle istedi” diyerek toplumsal sorunları görmezden gelmek, imtihan kavramını araçsallaştırmak olur.

Gerçek güç, imtihanı pasif bir kabullenişle değil, aktif bir bilinçle karşılamaktadır. İnanç, sorgulamayla zayıflamaz; aksine derinleşir.

Sonuç ve Düşündürücü Sorular

Rabbimiz bizi neden imtihan ediyor? Belki de cevabı tek bir kelimede aramak yerine, sorunun kendisini yaşam boyunca yeniden sormalıyız. İmtihan, insanın kendi içindeki tanrısallığı – yani vicdanını, sabrını ve merhametini – fark etmesi için bir aynadır.

Ama yine de şu sorular kalır:

- Eğer Tanrı bizi denemek istiyorsa, zaten sonucunu bilmiyor mu?

- Acı çekmeden olgunlaşmak mümkün değil mi?

- İmtihan gerçekten bizim için mi, yoksa Tanrı’nın kudretini göstermek için mi?

Belki de cevaplar değil, bu soruların kendisi bizi dönüştürür. Çünkü insan, anlam arayışında değilse, zaten imtihan edilmesine gerek kalmaz.