Ağlamak istemiyorum ne yapmalıyım ?

Cicek

Yeni Üye
Ağlamak İstemiyorum, Ne Yapmalıyım? Bir Hikaye ile Başlayalım

Herkese merhaba! Bugün, belki de hepimizin zaman zaman sormak istediği, ancak zorlanarak itiraf ettiğimiz bir soruyu ele alalım: "Ağlamak istemiyorum, ne yapmalıyım?" Gözlerim dolmuşken, bir anda içimde bir şeylerin kırıldığını hissettim ve duygusal bir yükle baş başa kaldım. Ama ağlamak istemedim. Çünkü bazen ağlamak, duygusal bir boşalmadan fazlası gibi gelir. Kimi zaman, “Güçlü kalmalıyım” deriz, ama bazen de “Ağlamak istiyorum, ama bu kadar zayıf hissetmek istemiyorum” diye düşünürüz.

Şimdi, size bir hikaye anlatacağım. Bir yandan kendi içsel çatışmamı paylaşırken, bir yandan da bu sorunun evrensel bir mesele olduğunu vurgulamak istiyorum. Ve belki de, bu yazı sayesinde birbirimize bir adım daha yakınlaşırız. Kim bilir? Hikayemi okuduktan sonra, belki siz de kendinizi biraz daha rahat hissedersiniz.

Bir Hikaye: Elif ve Emre’nin Hikâyesi

Elif, sabah güneşinin odasına girmesiyle uyanmıştı. Her şeyin normal olduğu bir gün başlamalıydı, ama sabah bir farklılık vardı. O an, ruhunun derinliklerinden yükselen bir ağırlık vardı. Günlük hayatta her şey yolundaydı, ama içindeki boşluk, bir şeylerin eksik olduğunu hissettiriyordu. Ne kadar anlamaya çalışsa da, nedenini bulamıyordu.

Bir sabah, Elif kendini tam anlamıyla çözümsüz hissediyordu. O anda telefonunun ekranına bakarken, Emre’nin mesajını gördü. "Nasılsın?" diye sormuştu. O an bir şeyler hissetti, içini açmak istedi ama bir türlü kelimeler dudaklarından çıkmıyordu. Emre, genellikle çözüm odaklı bir adamdı. Her şeyin bir çözümü olduğuna inanırdı. Elif, Emre’nin “Neden ağlıyorsun? Hadi biraz uzaklaşalım, kafanı dağıtalım” gibi bir öneriyle çözüm arayacağını biliyordu.

Ama Elif’in derdi ne bir çözüme, ne de kafasını dağıtacak bir şeylere ihtiyacıydı. O sadece anlamak istiyordu. Bazen bir kadının en büyük ihtiyacı, sadece anlaşılmaktır. Ve Elif, bu duygusal karmaşasının içinde bir başına kalmıştı. Ağlamak istemiyordu, çünkü ağladığında insanlar daha fazla üzülüyordu. O an, tek ihtiyacı olan şey, birinin duygusal olarak yanında olmasıydı.

Emre ise çözüm odaklıydı. Mesajında bir çözüm önerisi sundu: “Bir hafta sonu kaçamağı yapalım, dışarıda bir şeyler yiyelim, eğlenelim, kafanı dağıt.” Elif, bu çözümün işe yaramayacağını biliyordu. Birinin duygusal boşluklarını "eğlence" ile doldurması, geçici bir rahatlama sağlasa da, aslında o boşluğu tam anlamıyla kapatmazdı. Ama bunu Emre’ye söylemek, onun çözüm odaklı doğasına karşı çıkmak demekti.

Bir süre sessizlik oldu. Elif, telefonunu kapatıp pencereye doğru yürüdü. Dışarıda, hayat normal şekilde akıyordu. İnsanlar yürüyordu, araçlar geçiyordu, ama içindeki duygusal boşluk hala oradaydı. İçindeki bu duyguyu anlamaya çalıştı. Herkesin çözüm aradığı, herkesin hayatındaki “neyin yanlış olduğunu” anlamaya çalıştığı bir dünyada, bazen hiçbir şeyin yanlış olmadığını kabul etmek gerekebiliyordu. Elif, ağlamaktan korkuyordu çünkü ağlamak, duygusal bir güçsüzlük gibi hissediliyordu.

Kadınların Empatik Yaklaşımı: Bir Bağ Kurmak İhtiyacı

Elif’in yaşadığı içsel çatışma, çoğu kadının deneyimlediği bir durumdur. Kadınlar, duygusal boşlukları başkalarına aktararak ya da birinin empatik yaklaşımını hissederek kendilerini rahatlatırlar. Elif için çözüm, Emre’nin önerdiği gibi bir kaçış değil, duygusal bir bağ kurmak, birinin gerçekten anlamasını ve dinlemesini istemekti. Kadınlar, duygusal olarak yanlarında birinin olmasını arzularlar, çünkü onların duygusal yükleri bazen başkalarıyla paylaşılmadıkça hafiflemiyor.

Emre’nin önerileri doğru olabilir, ancak Elif’in o an ihtiyacı olan şey bir "yanında durmak"tı. Duygusal bir mesafede kalmadan, sadece "ne hissettiğini" anlayabilecek birinin olması gerekiyordu. Kadınlar için ağlamak bazen bir terapi gibidir, ama bu ağlama, yalnızca birinin sizi anlaması ve duygusal olarak yanınızda olmasıyla anlam kazanır.

Erkeklerin Çözüm Odaklı Yaklaşımı: Stratejik Çözüm Arayışı

Emre’nin çözüm odaklı yaklaşımı, erkeklerin genellikle başvurduğu bir yöntemdir. Erkekler, sorunları çözmek için hızlıca harekete geçerler. Bu, hayatlarında yaşadıkları duygusal krizlerden kurtulmak için de aynı yaklaşımı sergileyebildikleri bir stratejidir. Yani, bir erkek ağlayan bir kadına hemen bir çözüm önererek rahatlatmaya çalışır. Bu, erkeklerin çoğu zaman sorunları çözmeye yönelik davranma biçimidir. Ama bazen, sorunu çözmek değil, sorunu anlamak gerekir.

Elif için de aslında çözümün tam olarak ne olduğunun belirlenmesi önemli değildi. O, bir çözüm arayışında değildi; sadece anlaşıldığını hissetmek istiyordu. Ama Emre, çözüm önerisiyle bu ihtiyacı göz ardı etti. İşte bu yüzden, kadınların bazen sadece duygusal yakınlık ve empati bekledikleri, erkeklerin ise daha çok çözüm aradıkları yaklaşımlar arasındaki farkları görebiliriz.

Hikayenize Katılın: Siz Ne Düşünüyorsunuz?

Şimdi sıra sizde, forumdaşlar! Elif ve Emre’nin hikayesini okuduktan sonra, bu konuda siz ne düşünüyorsunuz? Sizce ağlamak bir çözüm mü, yoksa duygusal bir yük mü? Kadınların ve erkeklerin bu konuda farklı yaklaşımları hakkında neler düşünüyorsunuz? Kendi deneyimlerinizi paylaşın, çünkü hepimiz bir şekilde duygusal zorluklar yaşarız, ama bunları birlikte aşmak çok daha kolay olabilir.

Hadi gelin, birlikte bu konuda birbirimizi anlamaya çalışalım ve hikayelerimizi paylaşalım.