ABD ve Çin: Nükleer silahların kontrolünü yapay zekaya bırakmayın

Aramizda

Aktif Üye
Nükleer silah kullanma kararı üzerindeki insan kontrolü sürdürülmelidir. Yapay zekaya (AI) sahip sistemlere verilemeyebilir. ABD Başkanı Joe Biden ve Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Cumartesi günü Peru'nun Lima kentinde düzenlenen Asya-Pasifik Ekonomik Topluluğu (APEC) zirvesinin oturum aralarında yapılan yaklaşık iki saatlik toplantıda şaşırtıcı bir şekilde bu düstur üzerinde anlaştılar. ABD ulusal güvenlik danışmanı Jake Sullivan daha sonra “yapay zeka ile nükleer doktrin arasındaki arayüz” etrafında önemli bir anlaşmaya varıldığından bahsetti. ABD ve Çin ilk kez böyle bir açıklama yapıyor.


Reklamcılık



Anlaşma, Biden yönetiminin nükleer güvenliği artırma ve nükleer silahların yayılmasını sınırlama çabalarında bir atılım olarak görülüyor. Pekin uzun süre buna engel oldu ve ABD'nin Tayvan'a silah satışını protesto etmek amacıyla Temmuz ayında nükleer silah kontrolüne ilişkin bir çalışma grubunun toplantısını iptal etti. Çin heyeti, ABD ile daha fazla diyalog ve işbirliği arzusunu ve “yeni bir Soğuk Savaş”tan kaçınma ihtiyacını yineledi. Biden aynı zamanda, halefi Donald Trump Ocak ayında Beyaz Saray'ı devralmadan önce ABD-Çin ilişkilerini acil durumlar için güvence altına almanın yollarını arıyordu.

Acil tehlike yok


Sullivan basına şu açıklamayı yaptı: “Kimsenin yakın zamanda nükleer silahların kontrolünü yapay zekaya devredeceğini söylemiyorum.” En azından burada “acil bir tehlike” görmüyor. Ancak “iki büyük nükleer gücün ve önemli yapay zeka yeteneklerine sahip iki ülkenin bu alanlarda temel bir anlaşmaya varamaması yönünde uzun vadeli bir stratejik risk var.” Sullivan bunu bu zorluğun üstesinden gelmek için doğru yönde atılmış bir adım olarak nitelendirdi.

Ancak her iki ülke de “katil robotlara” yönelik genel bir yasaklama konusunda şüpheci. Xi, özellikle gelişmiş yarı iletkenler ve ilgili üretim ekipmanları söz konusu olduğunda, ABD'nin ihracat denetimlerine yerel olarak defalarca itiraz etti. Sullivan kısıtlamaları ABD'nin ve “müttefiklerimizin” güvenliğine atıfta bulunarak savundu.


(olb)